Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı - President of Türkiye and AK Party Chairman
Muhalefetin, özellikle ana muhalefetin İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili iddialarının hiçbir temeli bulunmuyor.
6284 sayılı Kanun, şiddetle mücadele konusunda ihtiyaç duyulan her türlü yaptırımı en güçlü şekilde barındırıyor.
Bunun için biz sözleşme değil, kanun yaşatır diyoruz.
Ülkemizin ve tüm dünya kadınlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyorum.
Kadınları her alanda destekleyip teşvik etmeyi, kadınların yanında olmayı bundan sonra da çok güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. #KadınlarlaYükselenTürkiye
Dün akşam Konya’da sahipsiz köpeklerin saldırısı sonucu vefat eden 2 yaşındaki Rana evladımıza Allah’tan rahmet diliyor; kederli ailesine, özellikle acılı annesine, babasına Rabb’imden sabır niyaz ediyorum.
Böyle bir vahşetin 2025 Türkiye’sinde yaşanmasının hiçbir izahı olamaz.
Muhalefetin ve çeteleşmiş kimi yapıların tüm engellemelerine rağmen başıboş köpek sorununu çözmek amacıyla Ağustos ayında çıkardığımız yasanın uygulanmasını temin için kararlı adımlar atıyoruz.
Ancak tedbir alınmadıkça büyüyen bu sorunun çözümü noktasında muhalif-iktidar fark etmeksizin tüm yerel yönetimlerin el birliği içinde çalışması gerekiyor.
Maalesef muhalefet cenahında yasaya karşı direnç hâlen devam ediyor.
İnşallah bunun da üstesinden gelecek, anaların öpüp koklamaya doyamadığı ciğerparelerinin sahipsiz köpekler tarafından katledilmesinin önüne geçmek için ne gerekiyorsa yapılmasını temin edeceğiz.
Hepimizin yüreğini dağlayan dünkü olayla ilgili başsavcılığımız soruşturma başlatmış, ayrıca mülkiye müfettişlerimiz görevlendirilmiştir.
Rana yavrumuza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.
Etiket oyunlarıyla, hiçbir makul gerekçesi olmayan fahiş fiyat artışlarıyla vatandaşın cebindeki paraya el uzatan tamahkârlara Ahi kültürüyle yetişmiş esnaf kardeşlerimin meydanı terk etmemesi gerekiyor.
Читать полностью…Ramazan-ı Şerif’in kalplerimizi ferahlatan manevi ikliminde iftar soframızı teşrif eden her bir esnaf ve sanatkârımıza teşekkür ediyorum.
Ülkemizin dört bir yanındaki 2 milyon 250 bini aşkın esnaf ve sanatkârımızın tamamına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum.
Son 8-10 yılda, bugün terörsüz Türkiye diye tarif ettiğimiz hedefimize giden yoldaki pek çok engeli temizledik.
Bir dönem teröristlerin cirit attığı yaylalarda artık güven ortamı hâkim. Irak ve Suriye’deki harekâtlarımızla da terör unsurlarını hudutlarımızdan uzaklaştırdık.
Başta sınır ötesi operasyonlar olmak üzere terörle mücadele irademiz çok sık eleştirildi, hatta sabote edilmek istendi.
Ama biz asla yılgınlık göstermedik, karamsarlığa kapılmadık, hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerledik.
Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumdayız.
40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız.
Milletine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyasetçinin böyle bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez.
Avantajımızı 85 milyonun tamamının hayrına olacak bir sonucun çıkması için en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz.
Türkiye için en doğrusunu, en isabetlisini yapmanın derdindeyiz.
Bu akşam iftarımızı Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik Teşkilatımızın mensupları ve güvenlik korucularımızla yaptık.
Fedakârca görev yapan polislerimize, askerlerimize, jandarmalarımıza, sahil güvenlik personelimize, bekçilerimize, güvenlik korucularımıza teşekkür ediyorum.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, kardeşim Sayın İlham Aliyev’i Türkiye’de misafir etmekten büyük memnuniyet duydum. 🇹🇷🇦🇿
“Bir millet, iki devlet” şiarında vücut bulan kardeşlik ilişkilerimizde her alanda büyük mesafe kaydediyoruz.
Savunmadan ticarete çok geniş bir yelpazede ülkelerimiz arasındaki münasebetler sürekli gelişiyor.
Şüphesiz bu iş birliklerimiz arasında birçok projeyle taçlandırdığımız enerji sektörü başta yer alıyor.
Şunu ifade etmek isterim:
Türkiye-Azerbaycan barışın, huzurun, refahın tarafındadır.
Bölgemizde sadece barış istiyoruz, iş birliği istiyoruz, hep beraber kalkınalım istiyoruz.
İnşallah bundan sonra bölgesel barışa, refaha ve huzura yönelik her türlü projeyi birlikte hayata geçirmekte kararlıyız.
İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık, milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı Batılı ülkeleri zehirli bir sarmaşık misali sarmaktadır.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılması asla kabul edilemez.
Milyarlarca insanın mukaddesatını hedef alan çirkin, provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir.
Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz.
İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın kırmızı çizgimiz olduğunu bugün bir kere daha muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum.
Gazzeli kardeşlerimizi doğdukları, büyüdükleri ve uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.
Gazzelilerin öz yurtlarında barış ve huzur içinde yaşamaları için elimizdeki tüm imkânları seferber etmiş durumdayız.
Gazze’ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geliyoruz.
Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık.
Uluslararası Adalet Divanı, İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dâhil ilgili uluslararası mekanizmaların işletilmesi için her türlü çabayı sergiledik.
Yürüttüğümüz diplomatik temasların da katkısıyla 9 ülke daha egemen Filistin’i tanıdı.
Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağına inanıyorum.
İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamaz.
1967 sınırları temelinde, bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulmadan İsrail de aradığı huzura kavuşamayacaktır.
Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs’ün, özellikle Harem-i Şerif’in tarihî statüsüne riayet edilmesinin de takipçisi olacağız.
Krizlerle çevrili bir coğrafyada enerji güvenliğinden terörle mücadeleye, gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstleniyoruz.
Sayısını 22 yılda 163’ten 262’ye çıkardığımız dış temsilciliklerimizle…
5 kıtada, 170 ülkede 63 ofisiyle faaliyet gösteren TİKA’mızla...
55 ülkede eğitim faaliyeti yürüten Türkiye Maarif Vakfımızla…
Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay, Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızla nerede bize ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz.
500 yılı aşan köklü diplomasi tecrübemizin rehberliğinde krizleri çözmenin; insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz.
Bu süreçte ilkemiz şudur: Mazluma da zalime de kimlik sorulmaz.
Gazze’de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak Ukrayna’daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz.
Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken muhtemel bir çözümün ne Rusya’sız ne de Ukrayna’sız olabileceğine inanıyoruz.
Kalıcı barış, ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür.
Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesileyle dile getirdik.
Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dâhil her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
Terörsüz Türkiye hedefimizi inşallah tüm unsurlarıyla kuvveden fiile çıkardığımızda bu ülkenin önünde artık kimse duramayacak.
Читать полностью…Hangi adımı atıyorsak Türkiye’nin ve Türk milletinin istikbali için atıyoruz.
Milletimden, bilhassa da şehit yakınları ve gazilerimizden son dönemde yaşanan gelişmeleri bu perspektiften değerlendirmelerini istiyorum.
Biz ne yapıyorsak ülkemizin kalkınması için; ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ilerlemesine engel olan zincirlerinden kurtulması için yapıyoruz.
Ülkemize 40 yıldır ağır insani ve ekonomik maliyeti olan bir sorunu suhuletle çözme imkânını görmezden gelmek, yok saymak veya bir avuç fanatiğin güdümünde kalmak Türkiye gibi bir ülkeye asla yakışmaz.
Şundan hiç kimsenin şüphesi ve endişesi olmasın:
Türkiye, sınırları içinde ve dışında terörle mücadele konusunda sadece bölgemizin değil, dünyanın en güçlü, kabiliyetli ve dirayetli ülkesidir.
Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç bir şekilde oyalama, savsaklama, göz boyama, isim değiştirip bildiğini okuma gibi Şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider.
Hâlen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz.
Biz bu bölgenin hancısıyız, terör örgütlerini destekleyen emperyalist güçler ise yolcusudur.
Biz binlerce yıldır buradayız, inşallah ilanihaye burada olacağız.
Yarın terör örgütlerini destekleyen güçler çıkarları değiştiğinde bölgeden çekildiği zaman baş başa kalacağımızı kimse unutmasın.
25-30 sene önce tek görevleri vesayet güçlerine sözcülük yapmak olanlar şimdi de sabahtan akşama CHP’nin yolsuzluk, hırsızlık ve usulsüzlüklerini, belediyeleri bir sarmaşık misali saran yağmacılığını aklamakla meşguller.
Sayfasını, hesabını, köşesini ve kalemini ücreti mukabil kullanan gazeteci kılıklı kalemşorlar dün olduğu gibi bugün de varlar.
Gazetecilik kurallarıymış, meslek ahlakıymış, dürüst davranmakmış…
Bunların hiçbiri umurlarında değil.
Eskiden de hakikatin ve millî iradenin karşısındaydılar şimdi de...
Eskiden de belli merkezlere payandalık yapıyorlardı bugün de parayı verenin düdüğünü öttürüyorlar.
Devir değişti fakat CHP iltisaklı basın kuruluşlarının misyonu ve zihniyeti değişmedi.
Hatta üzülerek söylüyorum; üslup, seviye, kalite ve yayın çizgisi açısından malum medya daha da trolleşti.
Ama ne yapsalar boş, ne yapsalar beyhude…
Bu ülkenin asli ve tek sahibinin tüm kesimleriyle millet olduğunu er ya da geç kabullenecekler.
Eninde sonunda 85 milyonun bütün fertlerinin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü yeni Türkiye gerçeğiyle yaşamayı öğrenecekler.
Demokrasimize zarar veren, ekonomimize zarar veren, adalet değil imtiyaz peşinde koşan girişimlere eyvallah etmeyiz.
1960’tan beri CHP zihniyetine iktidar yolu açmak için neredeyse her 10 yılda bir işletilen darbe mekaniğini tamamen kırıp atmakta kararlıyız.
Evlatlarımızı oligarşinin hiçbir biçiminin olmadığı, medyanın siyaseti dizayn aracı olarak kullanılmadığı, temel hak ve hürriyetlerin serbestçe yaşandığı; demokrasisi güçlü, pasaportu itibarlı, sözünün ağırlığı olan bir Türkiye’yle mutlaka ama mutlaka buluşturacağız.
Biz buna ötekisiz Türkiye diyoruz.
Kimsenin kendini öteki olarak hissetmediği kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklimi ülkemizde tesis ve tahkim etmek, milletimize karşı asli görevimizdir.
Son 22 yılda, demokrasi ve özgürlük hamleleriyle 28 Şubat döneminin ayrımcı, ötekileştirici, baskıcı uygulamalarına son verdik.
Bırakın kamuoyunda rahatça konuşulmasını, neredeyse düşünülmesi dahi yasak olan birçok meseleyi çözüme kavuşturduk.
İnancı, meşrebi, hayat tarzı ve kökeni ne olursa olsun 85 milyonun tüm mensuplarını devletin birinci sınıf vatandaşı haline getirdik.
Anayasa değişiklikleri, yargı reformları ve diğer hukuki düzenlemelerle siyaset kurumuna vesayet karşısında otonom bir alan kazandırdık.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle de sivil siyasetin bu özerk alanını alabildiğine genişlettik.
Önümüzdeki dönemde AK Parti’mizin 8’inci Olağan Büyük Kongresi’nde kamuoyuyla paylaştığımız kapsamlı reformları peyderpey hayata geçireceğiz.
Batı’da kadın hakları gündemde bile yokken bizde 1843 yılından itibaren kadınlar resmî olarak çalışma hayatında yer almaya başlamıştır.
Kadınlara devlet memuriyetinde görev alma hakkı 1913 yılında verilmiştir.
1917’de yayımlanan Aile Hukuku Kararnamesi, bir başka önemli hamledir.
Ülkemizde kadınlar Batı’dan bile önce, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına kavuşmuştur.
Her ne kadar bu hakkın kullanımında, özellikle darbe dönemlerinde çeşitli engellerle karşılaşılsa da yasal olarak bu imkâna sahip olmuşlardır.
Bu güçlü müktesebattan ilhamla, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren kadınların her alanda önlerini açmaya, haklarını teslim etmeye çalıştık.
2003’te aile mahkemelerini kurduk.
2004’te kadın-erkek eşitliğini güvence altına aldık.
2007’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı devreye aldık.
2008’de yaptığımız düzenlemelerle kadınlara doğum, sağlık ve emeklilik gibi konularda yeni haklar tanıdık.
Ülkemiz için bir utanç vesikası olan başörtüsü yasağını bir daha geri gelmemek üzere kaldırdık.
2010’da anayasamıza kadınlar için eşitlik ilkesine dayalı pozitif ayrımcılığı ekledik.
2012’de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’u ülkemiz hukuk sistemine kazandırdık.
2013’te şiddet mağduru kadınlara yönelik çeşitli düzenlemeler yaptık.
2014’te Ceza Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle cinsel suçların cezalarını önemli ölçüde artırdık.
2018’de Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı yayımladık, KADES uygulamasını hayata geçirdik.
2022’de kanun düzeyinde yaptığımız değişikliklerle kadına yönelik suçların cezasını artırdık, bu suçlara dönük caydırıcılığı güçlendirdik.
Şiddet önleme ve izleme merkezleri, kadın konukevleri ve sosyal hizmet merkezlerinde bulunan şiddetle mücadele irtibat noktaları ile kadına karşı şiddetle mücadeledeki kurumsal kapasitemizi önemli oranda artırdık.
Kadınlara dönük çalışmalarımız aynı hassasiyetle devam edecek.
Bugün iftarımızı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenen #KadınlarlaYükselenTürkiye Programı’nda bir araya geldiğimiz hanım kardeşlerimle yaptık.
Katılımlarıyla iftar soframızı şereflendiren hanımefendilere şükranlarımı sunuyorum.
Koronavirüs salgını döneminde muhalefetin Türkiye ekonomisine kontak kapattırmak için sabah akşam üzerimize geldiği günlerde biz böyle yanlış bir yola asla girmedik.
Salgın döneminde esnaf ve sanatkârlarımıza toplam 9 milyar lira tutarında hibe desteği sağladık.
Ticaret erbabımızın kredi taksitlerini erteledik, kooperatiflere olan gecikmiş borçlarını ise yapılandırdık.
Mali sicil affı uygulamasıyla ticaret erbabımızın elini rahatlattık.
Son yıllarda ülke olarak bir diğer imtihanımız 6 Şubat depremleriydi.
6 Şubat depremlerinde işleri ve iş yerleri zarar gören 27 binin üzerindeki esnafımıza 6,7 milyar liradan fazla faiz indirimli kredi kullandırdık.
Kooperatifler aracılığıyla depremzede esnafımızın yanında olduk.
Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı kapsamında bugüne kadar 773 kooperatifimizin 826 projesine toplam 111 milyon lira tutarında hibe desteği sağlama kararı aldık.
Destek limitlerimizin artırılması için yoğun şekilde çalışıyoruz.
Hazineden %50 sübvansiyonlu esnaf ve sanatkâr kredi limitini 750 bin liradan 1 milyon liraya yükseltiyoruz.
İş yeri edinme ve ticari araç edinme esnaf kredi limitini de 1,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya çıkartıyoruz.
Ticari araç edinme kredisini sıfır araç yanında 0-5 yaş araçları da kredi için dâhil ediyoruz.
TESKOMB kefaletiyle Halkbank’ın esnaf ve sanatkârlarımız için sunduğu finansman maliyetini %29’dan %25’e düşürüyoruz.
Böylelikle esnaf ve sanatkârlarımızın önemli beklentilerinden birini daha karşılamış oluyoruz.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Sultan Alparslan’ın ve Selahaddin Eyyubi’nin torunları olarak el ele, gönül gönüle verecek; siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmasına Allah’ın izniyle müsaade etmeyeceğiz.
Bölgemizin ve dünyanın tarihî bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor.
Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölme niyetlerini ilan ettiği günlerde bizim de politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor.
Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder.
Bizim amacımız; hiçbir güvenlik görevlimizin, hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride ve dışarıda tesis etmektir.
Gayemiz; Türkiye Yüzyılı’nı bölgemizde barışın, kardeşliğin, dayanışmanın yüzyılı haline getirmektir.
Devrimden bu yana 133 bin Suriyeli misafirimiz gönüllü ve onurlu bir şekilde doğdukları topraklara geri döndü.
Bugüne kadar Suriye’ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu.
Suriye’de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak.
Rabb’im birliğimizi, dayanışmamızı, muhabbetimizi, Can Azerbaycan ile kardeşliğimizi daim eylesin… 🇹🇷🇦🇿
Читать полностью…Enerji alanında stratejik ve ezber bozan projeleri devreye alma konusunda Can Azerbaycan’la tam bir uyum içindeyiz. 🇹🇷🇦🇿
Bugün açılışını yaptığımız Iğdır-Nahçıvan Doğal Gaz Boru Hattı, enerji alanında daha evvelki stratejik girişimlerimizi tamamlayacaktır.
Ayrıca Nahçıvan’la kader birliğimizin âdeta nişanesi olacaktır.
BOTAŞ tarafından inşa edilen 80 kilometre uzunluğundaki, günlük 2 milyon metreküpe kadar taşıma kapasiteli bu hat, Nahçıvan’ın doğal gaz ihtiyacının tamamını asgari 30 yıl süresince karşılayacaktır.
Dolayısıyla bugün, Nahçıvan’ın enerji güvenliğini uzun yıllar teminat altına alacak bir projeyi kardeşimle birlikte ülkelerimize kazandırmış oluyoruz.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham kardeşimle birlikte enerji iş birliğimize yeni bir projeyi daha eklemekten büyük memnuniyet duyuyoruz.
Etnik ve dinî aidiyetleri kışkırtarak Suriye’nin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir.
Bölgemizin bir asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden dizayn edilmesine, parçalanmasına, ayrıştırılmasına müsaade etmeyeceğiz.
Dünya beşten büyüktür şiarıyla verdiğimiz mücadele, sorun üreten küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir.
Küresel karar alma mekanizmalarının, dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan gelmiştir.
Artık geleneksel hale gelen iftar buluşmamızda değerli büyükelçiler ve diplomatik misyon temsilcileriyle AK Parti Genel Merkezimizde bir araya geldik.
Türkiye’nin bütün gönül dostlarını 16. kez buluşturan soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum.
Geçmişte darbecilerden FETÖ’ye ve diğer terör örgütlerine kadar emperyalistlerin ülkemiz içindeki maşalarının saldırılarında gereken refleksleri gösterememiş olabiliriz.
Ama artık böyle bir Türkiye yok.
Bugün her alanda güçlü, kudretli, müessir ve kolu uzun bir Türkiye var.
Her ramazanda olduğu gibi bu yıl da ilk iftarımızı şehit yakınlarımızla birlikte yaptık. Soframızı şereflendirdiği için her bir ailemize teşekkür ediyorum.
Milletimizin bize emaneti olan, 81 vilayetimizin tamamındaki şehit yakınlarımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin cesur inisiyatifiyle başlayan, bizim kararlı tutumumuzla ilerletilen terörsüz Türkiye çabalarında dün itibarıyla artık yeni bir safhaya geçilmiştir.
Читать полностью…28 Şubat mezaliminin başta demokrasimiz olmak üzere Türkiye’nin sosyal ve siyasi hayatında açtığı derin yaralar hâlen tam olarak iyileşmedi.
“Abartıyorsunuz” diyen vicdan yoksunlarına sadece buz dağının görünen kısmı olan şu sayılara iyi bakmasını tavsiye ediyorum:
28 Şubat döneminde kılık kıyafeti veya fişlemeler nedeniyle disiplin soruşturması geçiren öğretmen sayısı 33 bin 500 civarındadır.
Bunlardan 11 bininden fazlası ceza aldı, binlercesi istifa ettirildi.
Diğer kurumlarda çalışan binlerce kamu görevlisi aynı şekilde tahkikata uğradı, sürgün edildi, istifaya zorlandı veya işinden atıldı.
Emniyet birimleri suçlular yerine İstanbul’un göbeğinde sarıklı, sakallı, cübbeli, çarşaflı vatandaşlarımızı kovalıyordu.
Üniversite kapılarına kurulan, adına ikna odası dedikleri psikolojik işkence odalarını…
İmam hatiplilerin üniversiteye gitmesini engellemek için devreye sokulan katsayı uygulamasını…
Bugün bile sanayi sektörümüze bedel ödeten meslek liselerine yönelik adaletsizlikleri…
İmam hatiplerin ortaokul kısmını kapatmak için getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatmasını…
Ve daha saymaya kalksak saatler sürecek zulümleri, zorbalıkları, baskı ve yasakları bu ülke yaşadı, gördü, çok acı biçimde tecrübe etti.
28 Şubat sadece hak ve özgürlüklerde değil, ekonomide de çok büyük bir yıkıma sebep olmuştur.
28 Şubat postmodern darbesinin ülkemiz ekonomisine maliyeti 380 milyar dolardır.
Gazete manşetleri ve televizyon ekranları üzerinden “irtica geliyor” furyasına benzin dökenlerin hepsi 28 Şubat müdahalesinden ekonomik olarak büyük kazançlar sağlamıştır.
Vesayete verdikleri desteğin karşılığını ucuz kredi, teşvik, iltimas, imtiyaz olarak ziyadesiyle almışlardır.
O karanlık günler gündeme her geldiğinde CHP’li siyasetçilerin “bitmedi şu mağduriyetiniz” diyecek kadar küstahlaştığı 28 Şubat’ın ülkemize zararları, özetin özeti mahiyetinde işte budur…